Facebook Kartı

15 Ekim 2012 Pazartesi

Özetleeeee....

Sadece doğumgününü kutlamak değil maksadım istedim ki seninle ilgili içimde  biriktirdiklerimi bil canım evladım... 
Biliyor musun hiç dua etmedim çok güzel bi kızım olsun diye... Allahım dedim isterse dünyanın en çirkini olsun ama sağlıklı olsun... Uslu akıllı olmanda gözümde yoktu; Allahım dedim çok uslu akıllı olmasa da olur  mutlu neşe dolu olsun dedim... Kendinden emin, cesaretli olmasan da olurdu... Allahım çok kendine güvenen  bi çocuk olmasa da olur ama merhametli olsun dedim... Herkes tarafından sevilmen de gerekmiyordu " Ya Rabbim çok seveni olmasa da sevmeyi bilen bi çocuk olsun dedim... Ve dedim ki canım evladım Allahım en az bana sevdirdiğin adam kadar iyi yürekli olsun.....
İlk doğduğunda sağlıklı olduğunu gördüm, zamanla güzel de bir kız olduğunu... gittikçe akıllanıp uslandığını gördüm... Ve en olmadık anlarda- hatta belki canımın en sıkkın olduğu anlarda- bile; bazen bi hareketinle yada cümlenle kahkahalara boğduğunu gördüm..Girdiğin ortamlardaki hareketlerinle özgüvenini ama aynı zamanda engelli bir insan yada yardıma ihtiyaç duyan birini gördüğünde merhametini gördüm...Sonrasında seni sadece fotoğraflarda gören yada birilerinin anlattıkları kadarıyla tanıyan insanların sana duyduğu sevgiyi gördüm ve insanlarla kurduğun diolaglarda yaklaşımlarında  sevmeyi ne kadar iyi bildiğini gördüm... Ve canım yavrum... Bazen bi anlık yüzümün asıklığında yada dalıp gittiğimde bana gelip.. Anne neyin var? bişeyim yok kızım.. Amaa üzgün görünüyosun.. Öyle mi yorgunumdur annecim.. O zaman beni seni öpeyim yorgunluğun geçer diyerekk  öpmedik yer bırakmadığında bana sevdirilen adam kadar iyi kalpli bi insan olduğunu gördüm... İşte bu yüzden ben bugün istediğimi hatta istediklerimden fazlasını görmenin şükründeyim evladım... Ben evladım diyim.. Sen ister canyoldaşım anla, ister yaşam sevincim, ister gurur kaynağım, istersen de şükre en büyük sebebim.. Seni çok seviyorum tazem... Doğumgünün kutlu olsun... Rabbim nice sağlıklı huzurlu hayırlı mutlu günler göstersin sana...


27 Eylül 2012 Perşembe

Nil'y Toka

Uzun zamandır plandığım fakat bir türlü faaliyete geçirme fırsatını bulamadığım tokalarımı artık facebook sayfam da satışa çıkarmış bulunmaktayım... İlgilenenlere duyurulur....:)

26 Haziran 2012 Salı

Çekimden.....





Nilkızı; gelişen tesadüflerle bu ay bebeğim dergisinde yer aldı.. 28 Mayıs'da çekimlerdeydik.. Kuzum için güzel bi hatıra oldu... 

ve
Çekimlerden bikaç kare...









..

10 Haziran 2012 Pazar

Özlediğim Koku.....

Şaşırtıcı bir haberle öğrendik annenin 3. çocuğuna  -sana- hamile olduğunu.. Herkes şaşkınken ben mutluydum nedense... 2 Erkek kardeş vardı önünde... Herkes de kız beklentisi:) Dr erkek dedi 12. haftanda. Herkes hafif buruklukla birlikte hayırlısı olsun dedi... İlerleyen haftalarda cinsiyetin netleşti.... Bir kızdın... Mutluluğum ikiye katlandı bir kız çocuk düşkünü olarak... Nedendir bilmem bir bağ kurdum seninle aramda ne canımdan candın ne de kanımdan kan. Annen kadar baban kadar heyecanlı olamazdım belki yada onlar kadar sevemezdim elbet... Ama bir yengeden öte cicianne olabilirdim senin için yada ilerde sen istersen belki bir teyze... Sabırsızlıkla bekledim 9 ayın bitmesini; kendi hamileliğimden sonra en uzun hamilelik gelmişti annenin hamileliği... Bi umut hep erken gelirsin diye bekledim.. Ama benim beklediklerim hep ağırdan alır nedense...Ben beklersem erken gelir mi hiç beklenen:) Belirlenen tarihe kadar uslu uslu bekledin... 06.06.2012 tarihi belirlenmişti senin için... Sabah 10:00'du hastaneye geldiğimizde annen de doğum heyecanı son noktadaydı bende de vardı bir heyecan lakin benimki sana kavuşmanın heyecanı... Sadece hastaneye gidiş saatimi hatırlıyorum ondan sonraki zamanı takip bile edemedim.. Tek bildiğim Anneni aldılar 5 dk sonra sen geldin yeşiller içinde... O kadar sakin bir kızdın ki tıpkı tahmin ettiğim gibi.. Tombul bi surattı görebildiğim bir de Nilim'den sonra gördüğüm en çekik gözler... Asansörde geçirdiğimiz 2 dakika boyunca seni gözyaşlarımla seyrettim sevdim. Hemşire: "teyze misiniz" dedi.. Hayır dayısının eşiyim diyince bi an çok uzak hissettim kendimi sana.. Düzelttim sonra ben onun CİCİANNESİ'yim dedim... Kata gelince içeri aldılar seni ben kapının dışında kaldım.. Annen gelene kadar getirmediler seni.. Annen geldi odaya bir süre sonra sen... Önce karnını doyurduk gazını çıkarttık sonra doya doya sarıldım sana kokunu çektim bol bol içime... Nasıl da özlemişim bebek kokusunu doya doya içime çekebilmeyi... Dünyadaki ilk gecende Teyzen ve ben sizinleydik.. İlk altını ben değiştirdim ve ilk kakanı ben temizledim...  Gece biraz ağladın o da gözümden kaçmadı değil tabi... Ertesi sabah evine gittik... Yaklaşık 5-6 saat kadar eve dönmeye niyetlendiğim halde kalkamadım... En son seni kucağıma alıp derin derin çektim yine kokunu içime... Annen o gece biraz huysuzlandığını, beni özlediğin için yaptığını söyledi... Şaka bile yapmış olsa ben ciddiye alıyorum:) Şu bikaç gün annen dinlensin diye sana doysun diye fırsat tanıyorum... Ama yarın kaçışı yok... Dayın Nil ablan ve ben  sizde alıyoruz soluğu:)  Rabbim seni tüm kötülüklerden korusun, seni hayırlı sağlıklıı mutlu imanlı bir evlat eylesin... İsminle yaşa ciciannesinin miniciği, İsminle yaşa ALYA Bebek.... 




MAAŞALLAH SUBHANALLAH

11 Mart 2012 Pazar

Makyaj Sırları:)))))

Bugün öğlen uykusu için yatak odasındaki yatağa yatırdığım Nil uyuması gerekirken benim makyaj malzemelerimi alıp bir güzel makyaj yapmış... Makyaj malzemelerinin tümünü doğru yerde kullanmış fakat muntazamlık konusunda sınıfta kalmış.....:)




9 Mart 2012 Cuma

İS-TE-Mİ-YO-RUM

İSTEMİYORUM;


· Henüz 10 dakika yerinde duramayan çocuğumun 40 dakika sırada oturmaya mecbur bırakılmasını istemiyorum.


· Oyun çağındaki çocuğumun bu ihtiyacının, zaten zor olan ergenlik dönemine bırakılmasını istemiyorum. 

· Henüz özbakım becerilerini kazanmamış çocuğumun, kişisel ihtiyaçlarını kendi başına beceremediğinde, kendine güveninin sarsılmasını ve değersizleştirilmesini istemiyorum.

· Sosyal olgunluğu tamamlanmamış 5 yaşındaki çocuğumun, tek başına servisten inip eve girmesini istemiyorum.

· Çocuğumun, yıllık eğitim programını yetiştirmek zorunda olan sınıf öğretmeninin zorlamalarına maruz kalmasını istemiyorum.

· 5 yaşındaki çocuğumun kocaman bilinmez bir alanda yalnız kalmasını istemiyorum.

· 5 yaşındaki çocuğumun 12–13 yaşındaki abi ve ablaları ile, aynı alanda risklere açık olarak bulunmasını istemiyorum.

· 7 yaş çocuğunun dahi, ilköğretim 1. sınıfta zorlandıklarını duyarken, 5 yaşındaki çocuğumun ilkokula başlamasını istemiyorum.

· Çocuğumun bu baskılar altında psikolog ve çocuk psikiyatristleri ile tanışmasını istemiyorum.

· Yine Bilim Uzmanları’na göre; okul öncesi dönemde okuma-yazma öğretmenin sağlıksız bir durum olduğu gerçeğinden yola çıkarak, bunu yasal zemine çekmenin mantığını anlamıyorum.

Bana göre sosyal uyum, akademik olgunluk açısından, 6 yaş çocuklarımız ancak anasınıfına başlayabilirler. Okuma yazma öğrenmek için en ideal yaşın, 7 yaş olduğu dikkate alınırsa, fırsat eşitliği açısından çocuklarımızın 6 yaşını doldurmadan ilköğretime başlamasını istemiyorum.

60–72 ay arasında okul öncesi eğitimi almak koşuluyla ancak ilköğretim 1. sınıfa başlayabilirler.

Bütün bunlardan çıkan sonucun; TAŞIN SERT, ÇİMENİN YEŞİL, SUYUN ISLAK olduğunu inkar etmekten başka birşey olmadığını düşünüyorum.

60–72 ay okul öncesi okuma yazma hazırlık becerileri için anasınıfı,

İlköğretime başlamak için, akademik olgunluk yaşı 72 ay kalsın İSTİYORUM...

(Alıntı)

10 Şubat 2012 Cuma

Gamze Annemiz İçin

Yazılarında takip ettiğim Gamze, henüz 3 yaşında bir evlat sahibi gencecik bir ANNE.. Lösemi hastası ve ivedi şekilde ilik nakli olması şart ... . Gamze'nin kemoterapi sürecince trombosit ihtiyacı var.


Gamze Anne,  Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi. Oda 
numarası 4865 Hematoloji Servisi, Onkoloji 1. katta bulnuyor... ve A Rh + kana ihtiyacı var... Ne kadar çok paylaşım olursa kanın bulunması da o kadar çabuk olacaktır.. Gamzenin kendini ve durumunu anlattığı yazısının linki aşşağıda bulunmaktadır... Lütfen ama lütfen hiç değilse dualarımızla ona destek olalım... 

9 Şubat 2012 Perşembe

Eyvahhhh!!!! Rakip Büyüyor:))))

6 yıllık sevgililik döneminden sonra evlenmiş biri olarak çocuk içinde neredeyse 6 sene bekledim... Bunun nedeni çocuk düşüncesine kendimi alıştırabilmekti... Gözümde büyüyen ne sorumluluğu ne uykusuz geceler ne de yorgunluktu.. Bünyeme en ağır gelecek olan papucumun dama atılacağı düşüncesiydi... Yapmaması gerekenleri 5 yıl (hamile kalana kadar) boyunca Güner'e söyledim durdum... :) Nihayet hamile kalıp da Nil dünyaya gelince anladım ki onun yeri bambaşkaydı... Ama tabi 5 yıl boyunca konuşulanları hiçbirimiz unutmamıştık... Sevgilim beni  arka plana atmamakla birlikte kızını da baştacı etmişti:) Belli bir zaman sonra Nil öncesindeki konuşmalar bizde espri konusu olmaya başladı tabi... Güner ne zaman Nil'e sevgi sözcükleri yağdırsa ben de hemen sözcüklere ortak oluyordum ve gülüşüyorduk...


     Bu sabah kahvaltı masasında Güner Nil'i kucağına almış baba-kız birbirlerine sarılmışlar.. Güner Nil'e yağdırdıkça yağdırıyor: Aşkım ,canım, bebeğim seni çok seviyorum diye:) Ben yine muhteşem girişimi yapıp "ay aşkım ben de seni çok seviyorum" dedim... Dedim ama şimdiye kadar olaya dahil olmayan 3. bi sesin sözleriyle hem dumur oldum hem de her zamankinden kat be kat fazla güldüm:)


"Anne çana çöylemiyo, bana çöylüyo"..... :)))))))))






7 Şubat 2012 Salı

Minik Kadın

Az evvel Nil'e 1 kase yoğurt koydum.. Kucağına peçete koydum kaseyi de eline verdim.. Yoğurdu bittikten sonraki (beni gülümseten) anı paylaşmak istedim....


Yoğurdu yemiş peçete ve kaseyi koltuğun üstüne bırakmış.. Peçetenin kenarından bir parçasını kopartıp ağzını silmiş.. Ağzını sildiği peçeteyi de kasenin içine bırakıp oyununa kaldığı yerden devam etmek için olay yerinden uzaklaşmış...:) Tam bir minik kadın tavrı:)

30 Ocak 2012 Pazartesi

Duru ablamız ilk kar sefamız..


Bugün babamızı uğurladık.. Babamız gitti ama verdiği söz kaldı tabi... 1 hafta öncesinde geldiğinde yine kar vardı ve babamız çok kar yağarsa dışarı çıkıp kartopu oynama sözü vermişti.. Hatta daha ileri gidip Nil'le beni kartopuna tutup karda yuvarlama planları yapmışlardı... Tabi geçen hafta kar çok fazla tutmadı... Ama Nil biraz kar atıştırsa kartopu sayıklar durumdaydı...Dün akşam başlayan kar hala yağmaya devam ediyor dışarıya da şöyle bi baktım oynanacak kadar kar var... Herşey tamam da Nil'in karda giyebilecek botu yok... Botları hep şıklığına bakıp almışım ama hepsi altı ince ve süet.. Altları biraz kalın olsa çift çorapla giydirip yine çıkartacaktım... Ama kar tutmuş Nil'e bi söz verilmiş üstelik duru ablamız da geliyor bişeyler yapmak gerekir diyerek hazırlanıp çıktım... İlk hedefim Lcw.. En zor zamanlarımdaki kurtarıcım:) Çok şükür ki gittim ve model olarak içime çok sinmese de iyi kötü karda giyilecek bi bot buldum ve geldim.... Hemen Nil'le duruyu hazırlamaya başladım... Duru ve Nil'in ayaklarını ve ellerini güzelce vicksledim...:)

Kızları giydirdim kendimde aldım bir fincan kahve çıktık binanın terasına...
Çıkarçıkmaz bi foto çekeyim dedim ve hedefleri oldum:(



Dün gece hafif hastalanma belirtileri de olsa yine karla içiçe olsun dedim...



Eve dönünce hemen kıyafetler çıkartıldı dökünüldü.. Bizim çocukluğumuzda kardan döner dönmez bütün kıyafetler eldivenler atkılar sobanın üstüne asılırdı hatta eldivenler elden çıkartılmadan sobanın yan tarafında gezdirilmek suretiyle kurutulmaya çalışılırdı.. Şimdiki zamanın kar dönüşü görüntüsü bu şekilde bu evlatların çocuklarımızın zamanında bu görüntü nasıl olur ısınma sistemi değişir mi yada ne kadar değişir bilemem; ama anı kalması için fotolamak istedim....


Okumayı söken ve bu konuda çok başarılı , azimli olan Duru ablamız eve dönünce okuma dersine başlayınca Nil kızı da kendini okumaya verdi:)))))


Hem Nil'e verdiğimiz sözü yerine getirebildiğim için hem de kuzuların karda oynarken ki mutluluklarını gördüğüm için pek bi sevimdim...

28 Ocak 2012 Cumartesi

Nil kızı basket maçında

http://www.megabasket.net/haber_izle.asp?no=28872

Uzun zamandır Nil'i basketbol maçına götürme düşüncem vardı, kısmet bugüneymiş... 3-4 Gündür İstanbul'daki kar yağışı ve havaların soğuk olması nedeniyle evde tıkılı kaldık... Biz babamızla dün akşam bi sinema yaptık çok da iyi geldi... Akşam eve dönerken Günerle; yarın Nil'i biyerlere götrelim diye konuştuk... Sabah kahvaltıda Fehmi dedemiz, babamıza ben Galatasaray'ın bayan basketbol maçına gidicem Nil'i de getirin deyince bugün ki program netleşmiş oldu... Baba kız ve dede maça gittiler ben de biraz evde kalıp dinlenmek istedim... Nil henüz basketbolun nasıl birşey olduğunu bilmediği halde yine de hazırlanırken bir taraftar moduna girdi... Galatasaraylı dedemiz baktım Nil'e cimbombom tezahüratlarını öğretiyor...Çocuk dediğin serbest yetişmeli tercihlerini kendi belirlemeli  diye düşündüğümden  Fenerbahçeli bir anne olarak kaderime razı gelmiş buldum kendimi:)... Öyle ya Galatasaraylı anne-babanın kızı olarak ben nasıl bir Fenerbahçeliysem Nil de Galatasaray Beşiktaş yada herhangi bi takımın taraftarı olabilir.:) Babamdan bolca fotoğraf istedim.. Az evvel babam arayıp maillerime bakmamı söyledi; ben de fotoları görür görmez postu bekletmeden yazmak istedim... Ve işte G-S bayan basketbolcularla Nilkızının fotoları..... Fotolarda gayet kasılmış görünüyor.. Maç esnasında neler yapacağını çok merak ediyorum...


Ayrıca sakatlıkları devam eden basketbolcu ablalarımıza geçmiş olsun dileklerimizi gönderiyoruz.. En kısa zamanda  tekrar saharlarda görüp başarılarını izlemeyi umut ediyoruz....














11 Ocak 2012 Çarşamba

Anne Şortu

Çocuklarda örme hırka, yelek, patik gibi şeyleri pek sevmesem de; Nil'e çok uzun zamandır şort örme hevesim vardı... Şort için siyah simli iplik seçtim bi hevesle başladım ve bitirdim... Bitmesine rağmen yine de hevesliydim taaa ki denemek için Nil'e giydirdiğimde tepkisiyle karşılaşana kadar.... Giydi ve bana dönerek:" anne ben gol oynayacam dedi" :(((( Benim onca hevesle ördüğüm şortu minik kuzu futbolcu formasına benzetti... Hırka da örmek istiyordum ama bu seferde karete oynayacam diyip hevesimi kırmasından korkuyorum...:) Şorta dair fotoları yüklüyorum.... Post'a "Ama gülnur çocuk haklı" diye yorum yapan olursa şerrimden korksun derim.. Bi güne bi hayal kırıklığı yeter....:)



 

(c)2009 NİL kıyısında... Based in Wordpress by wpthemesfree Created by Templates for Blogger